SON DAKİKA

Mührü Hilal

HZ. EBUBEKİR (R.A.) KİMDİR? ve Hz. Ebu Bekir’in Bütün Malını Vermesı

HZ. EBUBEKİR (R.A.) KİMDİR? ve Hz. Ebu Bekir’in Bütün Malını Vermesı
Bu haber 23 Ekim 2019 - 22:32 'de eklendi ve 480 views kez görüntülendi.

Peygamber Efendimiz’in en yakın dostu, Altın Silsile’nin ilk halkası, Cennete ilk girecek kişi, İkinin İkincisi, İlk Halife; Hz. Ebubekir’in (r.a.) hayatı…

Hz. Ebûbekir’in soyu, doğumu, Müslüman oluşu, hicreti, şahsiyet ve karakteri, firaseti, ibadet hayatı, infakı, merhameti, halifeliği, vefatı, hikmetli sözleri…

HZ. EBUBEKİR’İN (R.A.) HAYATI

Hz. Ebûbekir, 573 senesinde Mekke’de dünyaya teşrif etti. Hz. Ebûbekir’in ismi Abdullah’tır. Tertemiz nesebi, Resûlullah Efendimiz’in altıncı batındaki dedesi Mürre bin Kâ‘b ile birleşir. Efendimiz’den iki yaş küçüktür.

İslâm’dan önceki 38 yıllık hayatında dahî içki kullanmamış, putlara tapmamış, dâimâ nezih ve örnek bir şahsiyet sergilemiştir. Allah Resûlü, Peygamberliğini îlân ettiğinde, hemen îmân etmiştir.

  • Peygamberimizin En Sevgili Dostu

Hz. Ebûbekir, Allah Teâlâ’nın ve O’nun en sevgili Resûlü’nün en sevgili dostudur.[1] Kur’ânî ifâde ile; “İkinin İkincisi”dir.[2] Canıyla, malıyla ve âilesiyle Peygamber Efendimiz’in etrâfında âdeta pervâne olmuş, ömrünü ve bütün varlığını İslâm’ın muhâfazası ve neşri için vakfetmiştir.

Hz. Ebûbekir dîni idrâk etme hususunda son derece firâsetli, sır ve hikmetlere vuk¯ufiyette yüksek anlayış sahibi, nerede, ne zaman ve nasıl konuşacağını gâyet iyi bilen, yumuşak huylu ve çok cömert bir zât idi. Az konuşur; halîfeliği sırasında da kumandan ve vâlilerine az konuşmalarını tavsiye ederdi.

Âyet-i kerîmeleri ve Peygamber Efendimiz’in sözlerini en iyi o anlardı.[3] Zira ömrü boyunca Efendimiz’den hiç ayrılmamıştı. Bedenen ayrı kaldığı kısa zamanlarda bile kalben O’nunla beraber olarak dâimî bir râbıta hâlinde bulunurdu.

  • Cennete İlk Girecek Kişi

Ashâb-ı kirâm, Ebûbekir Efendimiz’in kıymetini bilir; “Onu kızdırırsak, Resûlullah gazaplanır, Resûlullah gazaplanınca da Cenâb-ı Hak gazap eder ve biz helâk oluruz!” diye ona karşı çok dikkatli davranırlardı.[4] Efendimiz ona şu ebedî müjdeyi vermişlerdi:

“–Ey Ebûbekir! Ümmetimden Cennet’e ilk girecek kişi olman sana kâfî değil midir?!” (Ebû Dâvûd, Sünnet, 8/4652)

Hz. Ebu Bekir’in Bütün Malını Vermesı

Önemli bir sefer hazırlığı yapılıyordu. Peygamberimiz herkesten yapabileceği yardımı en üst sınırda yapmasını istedi. Hz. Ömer bu isteğe uyarak büyük miktarda bir yardımla Hz. Peygamberin huzuruna çıktı. Hz. Peygamber sordu: – Ya Ömer, malının ne kadarını yardım olarak getirdin?
Hz. ömer cevap verdi:
– Tam yarısını getirdim ya Resulallah, size getirdiğim kadar da geride var.
Biraz sonra Hz. Ebû Bekir geldi. O da büyük bir yardımda bulundu. Hz. Peygamber ona da sordu:
– Malının ne kadarını getirdin? Cevap verdi:
– Tamamını getirdim ya Resulallah, evimde Allah ve Resulünün sevgisinden başka bir şey bırakmadım.
Bunun üzerine Allah’ın Resulü şöyle buyurdu: – Allah yolunda fedakarlıkta Ebû Bekir’i kimse geçemeyecek.
Bu savaştan bir müddet sonra hz ebubekir’in evine bir dilenci gelir Bütün malını Allah yolunda harcayan kapısına geleni boş çevirmeyen hz Ebubekir üstündeki gömleği çıkarıp dilenciye verdi.
Allâh Rasûlü (sav) ile Ebû Bekir (ra) oturuyorlardı. Hz. Ebû Bekir’in üzerinde eski bir abâ (elbise) vardı. Öyle ki, elbisenin uçlarını göğsünün üstünde ağaç çöpleriyle birbirine tutturmuştu.
Bu esnâda Cebrâîl (as) nüzûl etti. Peygamber Efendimiz’e Allâh Teâlâ’nın selâmını bildirdi ve:
– “Yâ Rasûlallâh! Ebû Bekir’in bu hâli nedir? Eski bir elbise giymiş, uçlarını da ağaç çöpleriyle tutturmuş!” dedi.
Âlemlerin Efendisi:
– “Ey Cibrîl! O, malını Fetih’ten önce Allâh’ın dîni uğruna harcadı, onun için bu hâldedir.” buyurdu.
Bunun üzerine Cebrâîl (as):
– “Ona Allâh Teâlâ’nın selâmını bildir. De ki: Rabbin sana soruyor; ‘Şu fakr u zarûret içinde bulunman sebebiyle Ben’den râzı mısın, yoksa hâlinden şikâyetçi misin?’”
Allâh Rasûlü, dostu Ebû Bekir’e dönerek:
– “Ey Ebû Bekir! İşte Cibrîl burada, sana Allâh Teâlâ’dan selâm getirdi. Yüce Rabbimiz buyuruyor ki; ‘Şu fakr u zarûret içinde bulunman sebebiyle Ben’den râzı mısın, yoksa hâlinden şikâyetçi misin?’”
Ebû Bekir (ra) bu iltifât-ı ilâhî karşısında sevincinden ne yapacağını bilemedi. Âdeta dili tutuldu. Bir müddet ağladı, ağladı… Sonra da:
– “Rabbimden mi şikâyetçi olacağım?! Ben Rabbimden râzıyım, ben Rabbimden râzıyım, ben Rabbimden râzıyım.” dedi.

(Ebû Nuaym, Hilye, VII, 105; İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-Safve, I, 249-250

Etiketler :


POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA